Bir annenin duyguları…

Polonya’nın PGE Vive Kielce’de forma giyen Doruk Pehlivan’ın annesi Zeynur Pehlivan, Kielce’de duygularını şu şekilde paylaştı.

Nasıl mutluyum, nasıl coşkuluyum, nasıl gururluyum, anlatamam. Kielcedeyim ya bundan ötesi var mı? Bundan ötesi benim gibi bir hentbolsever için Kielce’de bir Şampiyonlar Ligi maçı seyretmek. Ve mutluyum, coşkuluyum, gururluyum, dedirten asıl neden. Bir Şampiyonlar Ligi maçında Kielce’de oğlumuzu sahada seyretmek,  oğlumuzun sarı mavi beyaz formayı giymiş olduğunu görmek, hentbolun en güzel atmosferinin yaşandığı Hala Legionow’da koşarken görmek! Takım arkadaşlarının Alex, İgor, Andreas olduğunu bilmek! Hele hele tüm bunlara bir başka dev takım olan Macar Veszprem karşısında tanık olmak. 

Allahım! Allahım! Güzel Allahım! Bu duyguyu yaşatan, bu günleri bizlere gösteren oğlumuza senin nezdinde onbinlerce, yüzbinlerce, milyonlarca teşekkür ediyorum Allahım! Onu sana emanet ediyorum, onu çok iyi koru Allahım! Lütfen! 

Bütün bunlar öylesine güzel, öylesine inanılmaz ki. 

İzin ver neden böyle düşündüğümü açıklayayım sana Allahım.

Öncelikle bugüne bugün, kendi ülkesinde henüz birçok kişinin bile bilmediği, ilgilenmediği bir spor dalından yetişmiş, böyle bir ortamdan Avrupa’nın en iyi takımlarından birisine transfer olmayı başarmış olan bir çocuğun annesiyim. Tabii ki müthiş gururluyum. Tabii ki koltuklarım fazlasıyla kabarıyor ama asıl alkışı hak eden kişi Doruk Pehlivan’ın kendisi. Hala yolun çok başında. Daha aşacağı dağlar, yürüyeceği yollar, geçeceği tüneller, engeller var. Ama inanıyorum ki Doruk Pehlivan buraya nasıl geldiyse, nasıl ailesini, antrenörlerini dinlediyse, nasıl herkes tatil yaparken o çalışmaya devam ettiyse, o şekilde çalışmaya devam edecek, her sene kendisini biraz daha ileriye taşıyacaktır. 

Bugün Kielce’de Hala Legionow’un tribünlerinde otururken, hatta dün yolda Polonya’ya gitme nedenimi düşünürken aklımdan öyle çok şey geçti ki! 

“Şuraya bak Zeynur” dedim kendi kendime… “Bir kaç sene önce hiç aklına gelir miydi, bir gün gelip de, Kielce forması içinde çocuğunu, Kielce’de izleyeceğin!” dedim.

 

Haber

Aslında yeri gelmişken söylemekte fayda var. Bizim Doruk’a gösterdiğimiz hedef hep yurtdışı, söylediğimiz sözler hep, “Eğer hentbol oynayacaksan yurt dışında oynamalısın!” gibi sözlerdi. Çünkü biz daha önce yazdığım gibi, hentbolun değer verildiği yerlerde, sevildiği yerlerde, izlenildiği yerlerde oynasın istiyorduk ama Doruk bunu erken gerçekleştirdi. Yoksa onun hedeflerinde hep yurtdışı vardı. 

Ve o gün oğlumu, kendisine senelerce bahsettiğimiz ortamda görmek var ya! Paha biçilmez!, ne kelime! Ondan da ötesi! Hele Türk hentbolu için! Ondan çok ötesi! 

Türk Hentbolu için hayal ettiğim şeyleri orada görmek bana öyle iyi geldi ki! Atkısını, formasını, sweat-shirt’lerini giyen gelmiş tribünlere… Her taraf sarı mavi… Davullar bile… Show girl’ler sahne alıyor, maskot yerinde durmuyor, NBA ya da basketboldaki gibi saha içindeki koltuklardan insanlar maçı seyrediyor, maç öncesi ne olduğunu anlamadım ama kocaman pankartlarla tüm tribünün katıldığı kareografiler yapılıyor. Devre arasında yapılan canlı yayınlardan tutun da, Macaristan’dan kalkıp gelen, şarkıları, tezahüratları ile salonu daha da renklendiren Veszprem taraftarlarının takımlarını coşkulu bir şekilde desteklemeleri yok mu! Hele sahada oynanan maçta Şampiyonlar Liginin en önemli maçlarından birisi ise… Hele bir de o maçı Kielce kazandıysa… 

Haber

“Aman Allahım! Bu ne güzel bir atmosfer böyle! Bu ne güzel birgün böyle! İşte hentbol bunu hak ediyor! İşte bu güzel spora herkes böyle davranmalı! Federasyonda kim görev alırsa alsın hentbolu bu hentbola, tribünleri bu tribünlere, atmosferi bu atmosfere benzetmeye çalışmalı, çabalamalı!” dedim. 

Bütün bunlar çok güzel değil mi! Ama bugünün en güzel olayını sona sakladım. Doruklar maçtan iki saat önce salonda olmak zorunda oldukları için ben de salona erken gitmiştim. Biletimi daha önceden Doruk almıştı ve gidip yerime oturmuştum. Yavaş yavaş salon dolmaya, sporcular sahaya çıkmaya başlamıştı ki takım elbiseli, çok güzel bir bayan yanıma geldi ve “Sizi tanıyorum. Siz Doruk’un annesisiniz. Sizi paylaşımlarınızdan tanıyorum.” dedikten sonra bileğime bir bant takıp VİP salonuna girebileceğimi, boynuma da bir Kielce atkısı takıp bununla da maç seyredebileceğimi söyledi. Ben de kendisine kim olduğunu sorduğumda, Kielce Hentbol takımın Marketing sorumlusu olduğunu söyledi. Öylesine hoşuma gitti ki bu davranış! Demek ki paylaştığım herşey takip ediliyormuş. 

Daha bitmedi. Maç sonucunda VİP’e gittim. Her tarafta yemekler, tatlılar, içecekler! Ve sponsorlar! Biraz sonra da içeri kaptan Wolff, kaleci Kornecki ve Doruk Pehlivan içeri girdi. Bir sunucu bunlara sorular soruyor, onlarda yanıtlıyordu. Buna benzer tabloyu Lemgo’da da görmüştüm. Doruk’a sıra geldiğinde Lehçem olmamasına rağmen, benimle ilgili birşeyler söylediğini anlamıştım. Konuşma bittikten sonra Doruk’a ona ne sorduklarını sorduğumda, “Annen burada! Neler hissediyorsun?” dediklerini, Doruk’un da, “Annem uğurlu geldi. Maçı kazandık!” dediğini öğrendim. Hoş olan bir diğer şey ise, Doruk’un tüm bunları Lehçe söylüyor olmasıydı. Bunu görmek bile büyük mutluluk!

İşte böylesine güzel birgün yaşadım burada… Sahadaki hentbol, verilen mücadele, atılan goller, kazanılan galibiyet, tribündeki koltukların her birinin dolu olması, her hücumda ayağa kalkıp takımı desteklemek, Kielce taraftarının Veszprem taraftarına, Veszprem taraftarının Kielce taraftarına yaptıkları güzel tezahüratlar…. 

Haber

Görüntüler gözümün önündeki, anılar kafamın içindeki yerlerini aldılar. Yazımı Doruk’a milyonlarca kez teşekkür ederek bitirmek istiyorum. Bana bugünü yaşatan, beni buralara taşıyan, seneler önce dediğimiz yurtdışı hayalini gerçekleştiren Doruk’a, onbinlerce, yüzbinlerce, milyonlarca kez teşekkürler! 

Bakalım gelecek zaman bizlere daha neler gösterecek. Bakalım Doruk bizi nelerle tanıştıracak, nerelere taşıyacak! Allahım lütfen! Biz her zaman onun yanında olamıyoruz. Sen onu yalnız bırakma Allahım! Hep onun yanında ol lütfen! 

Polonya Kielce’den şimdilik bu kadar. Sağlıcakla ve hentbolla kalın! 

Bakmadan Geçme