Fenerbahçe, Galatasaray ve Gençlerbirliğini istiyorum

Yazarımız Zeynur Pehlivan, son yazısı “Fenerbahçe, Galatasaray ve Gençlerbirliği’ni istiyorum” ile karşınızda.

Fenerbahçe, Galatasaray ve Gençlerbirliğini istiyorum
TAKİP ET Google News ile Takip Et

“Gençlerbirliği” isminin artık Erkekler Hentbol  Süper Liginde yer almayacak olmasına çok üzüldüm, çok kızdım.

Yıllarca; Fenerbahçe ve Galatasaray gibi büyük kulüpler Süper Ligimizde  (Kadın-Erkek) yer alsın, taraftarlar gelsin, salonlarımız dolsun, hentbolun ismide, markasıda büyüsün istedik. 

Ama biz Gençlerbirliği  gibi güzel bir kulübün ismini üçüncü seneye bile taşıyamadık. Her ne kadar “Bizimde seyircimiz var” diyenleri duyar gibi olsamda, Gençlerbirliği seyircisi gibi seyirci Ankara’da yok. Kimse kimseyi kandırmasın. Hentbolun seyircisi yok, sadece gerçek spor kulüplerinin seyircisi var. Milli maçlarımız bile bomboş salonlarda oynanıyor. 

Haber

Spor aşkı, forma aşkı, renk aşkı ile salonlara gelen kaç kulüp seyircisi var Ankara’da!.. 

Taşıma sistemli spor seyircisi değil,  takımlarını gönülden desteklemek için gelen kaç spor seyircisi var Ankara’da!..

Hatırlayın!.. 

Thf’deki milli maçlarda bile Gençlerbirliği taraftarı Necdet Özkazancı beyin sesi bizden daha çok çıkmaz mıydı?

Gençlerbirliği Divan Kurulu başkanı, Passolig olmadan önce hentbol takımının  her maçına gelmez miydi? Geldiğinde herhangi  bir karara itiraz eder miydi, kalkıp herhangi bir antrenöre, oyuncuya, hakeme birşey söyler miydi?

Haber

Tanıl Bora, Gençler aşkına hentbolu alkışlamaya salonlarımıza uğramaz mıydı, her geldiğinde boynunda atkısı, yanında bir arkadaşı olmaz mıydı?

Her Gençlerbirliği maçında tribünlerden renkler, sesler yükselmez miydi?

Takımlarını desteklemek için deplasmana bile gitmezler miydi?

Söyler misiniz; Diğer takımların hangisinde bunları gördünüz? 

Söyler misiniz; Süper Ligimizde takımlarının antrenmanlarını seyretmeye giden Gençlerbirliği sevdalısından başka  kaç kulüp, kaç renk sevdalısı var?

Söyler misiniz; Hangi seyirci rakip takıma çalınan yanlış bir düdüğe itiraz eder!..

Söyler misiniz; Hangi seyirci tam olarak oyun kuralları bilerek, anlayarak hentbolu izliyor!.. 

Ama Gençlerbirliği taraftarı “Hakem bunu niye çaldı acaba!” diye açıp kural kitapçığını okuyor, soruyor, yorumluyordu.

Zaten biz bütün bu güzel şeyler için istemiyor muyduk bu kulüpleri?

Bütün bunlar için yaşatılamaz mıydı Gençlerbirliği?

Bu son için miydi bütün bu isim alma çabaları?

İşte ben; kulübünü, kulübünün her takımını, her spor karşılaşmasının dürüstçe oynanmasını  isteyen böyle bir taraftar gurubunu artık salonlarımızda göremeyeceğim diye üzülüyor,  bu nedenlerle Gençlerbirliği’ni yaşatamayanlara kızıyorum.

Çok fazla şey beklemiyordu aslında Gençlerbirliği seyircisi..

Haber

Sahada gerçekten mücadele eden bir takım görsün, Özgür ortada iyi bir savunma yapsın, Nevzat inanılmaz bir şutu garip bir teknikle çıkarsın, Uros müthiş bir aldatmayla golleri atsın, Özkan hızlı hücumdan sayı yapsın, Berk pivotta hentbolun estetiğini sunsun istiyordu. Ve bütün bunlardan sonra sonuç ne olursa olsun,  tribün ve saha, seyirci ve takım  Gençlerbirliği bayrağı altında alkışlarla birleşsin istiyordu. 

İşte,  sporun özünü gerçek anlamda bilen ve uygulayan Gençlerbirliği taraftarı bir spor müsabakasını böyle yaşıyor, böyle yaşatıyordu. 

Süper Ligimizde Gençlerbirliği olmadığında Thf tribünü hep bomboş kalacak  ve ben bu insanları artık hiç  göremeyeceğiz diye üzülüyorum.

Diğer taraftan birçok insan Fenerbahçe ve Galatasaray gibi büyük kulüpler Süper Ligimize geldiğinde birçok sorunununda beraberinde geleceğini düşünüyor.

Şimdiye kadar Süper Ligimizde Fenerbahçe ve Galatasaray (Açık Alan hariç) hiç olmadı. Peki hentbolda hiç sorun yok mu?

Hep böyle küçük düşünmek, hep böyle basit düşünmek, iyice küçülttü, iyice aşağı çekti bizi..

Kimse ne adımızı, ne sanımızı biliyor. Ama bütün dünya Galatasaray ve Fenerbahçe’yi biliyor..

Duyuyoruz, görüyoruz.. Antrenörü, sporcusu, yöneticisi herkes hentboldan şikayetçi.. Kimse yaptığı işten memnun değil. Demek ki problem, Fenerbahçe veya Galatasaray değil, hentbolun ta kendisi..

Fenerbahçe, Galatasaray veya Gençlerbirliği.. Süper Ligimizde bu kulüpleri neden çok istiyorum biliyor musunuz?

Antrenörüde, sporcusuda  görev yaptıkları kulüp isimlerini söylerken yüksek sesle söylesinler diye.

Büyük bir camianın arkalarında olduğunu bilsinler, büyük bir spor kulübüne ait olduklarını bilerek hareket etsinler diye.

Herkes görevini tam olarak bilsin, kulübün hem sahibi, hem başkanı, hem  antrenörü olmasın diye.

Haftanın üç günü öğretmen, dört günü antrenör; haftanın üç günü öğretmen, dört günü hentbolcu; haftanın üç gününü Ankara’da, dört gününü Malkara’da geçirmesin diye.

Yaptığı işi yarım değil tam yapsın, basketbolcular, voleybolcular gibi, bir profesyonel gibi çalışsın, davransın diye.

Her sene şampiyon olan Beşiktaş Mogaz takımına bir rakip olsun, Şampiyonlar Liginde birden fazla takımımız olsun diye.

Bomboş salonlarda istediği gibi hareket eden başkanlar başkanlıklarını bilsin, protokolda oturup takımlarını seyretsin,  hakemin her kararında, alınan her mağlubiyette yedek bankına veya hakeme doğru yürüyüp, bağırıp, kendilerini göstermesinler diye.

Basketbol, voleyboldaki Avrupa Kupalarında elde edilen başarılara hentbolda ulaşsın diye.

Sadece yakın komşularımızdan vasat oyuncuları değil, hentbolun en iyi ülkelerinden en iyi oyuncuları getirsinler diye.

İki sene önce Süper Ligimize gelen ve büyük renk katan Gençlerbirliği kulübü ve taraftarları gibi, tribünlerimiz her renkle dolsun, hentbolu kendi kendimize oynamayalım diye.

Spor kanallarında, spor programlarında basketbol, voleybola verilen zaman ve değer kadar hentbolada değer verilsin diye.

Haber

Gelecek nesillerimiz Galatasaray, Gençlerbirliği ve Fenerbahçe gibi büyük kulüplerin formalarını giymeyi, orada oynamayı hayal etsinler, hedeflesinler ve daha çok kişi hentbol oynamaya başlasın, sevsin, duysun diye.

Hentboldaki tüm kurulları, tüm kararları takip eden, hesap soran yöneticiler, taraftarlar  olsun diye.

Hentbolcu sokağa çıktığı zaman sarı lacivert, sarı kırmızı, kırmızı karalar tarafından tanınsınlar diye.

Her isteyen kulübün Süper Ligde oynadığı değil, her sene ismi değişen kulüplerin değil, “İddia” ya güvenerek Süper Ligde oynamak isteyen kulüplerin değil, gerçek bir spor kulübü olan, sponsorların ismini verebileceği gerçek bir spor kulübü, kendilerine değil gerçekten spora hizmet etmek isteyen ve buraya hak ederek gelen kulüpler olsun diye.

Her kulübün başkanları Yönetim Kurulunda yer alıp alınan kararlarda etkili olmasınlar diye.

Milli takım kadrolarında milli formayı hak eden insanlar olmadığında yüksek sesle söylesinler diye.

Ne yaptıklarına bakmadan, kazandıkları başarılara bakmadan, hentbola ne kattıklarına bakmadan, yaptıkları yanlışlara bakmadan, bilgi, görgü, kılık kıyafet ve davranışlarına bakmadan sürekli oradan oraya geçen ya da tam tersi sürekli aynı yerde kalan antrenörler olmasın diye.

Antrenörler bir erkek takım, bir bayan takım çalıştırmasınlar, nitelikli yabancı antrenörler Süper Ligimize gelsin diye.

Takımlar teknik kadrolarında diğer branşlardaki gibi menajer, yardımcı antrenör, kaleci antrenörü, kondisyoner, doktor, fizyoterapistler bulundursunlar diye.

Tek başına herşeyi bilen, yapan, yöneten antrenörler olmasın diye.

Belediyelerin Süper Ligi olmasın diye.

Yüzlerce kez milli formayı giymiş olmasına rağmen hiçbir gelişme kaydetmeyen sporcularımızın yerine Fenerbahçe, Galatasaray ve Gençlerbirliği Hentbol okullarından yetişen genç hentbolcular geçsin diye.

Uzun yıllar aynı görevde veya aynı kulüpte yer almasına rağmen hentbola hiçbir sistem veya yenilik getirmeyen antrenörler olmasın diye.

Veteran yaşında olan çok sayıda sporcu Süper Ligde oynamasın, Süper Ligin kalitesi artsın diye.

Seminerler, kurslar, toplantılar, seçimler daha nitelikli, daha fazla sayıda insanlarla yapılsın diye.

Aziz Yıldırım, Dursun Özbek veya İlhan Cavcav maça geldiği zaman belki federasyon başkanı ve  yönetim kurulundakilerde daha fazla hentbol salonuna uğrarlar diye.

Fenerbahçe veya Galatasaray Süper Ligimizde yer aldığında GS Tv veya FB Tv’den antrenmanlarda takımların neler yaptıklarını görür, bu suretle daha az futbol, daha çok hentbol oynarlar diye.

Reklamlarda, dizilerde daha çok hentbolu, hentbolcuyu görürüz diye.

Belki o zaman bana bir rakip olur, başka isimler yazı yazmaya başlar ve bize açılmayan gazeteler, televizyonlar kapılarını açar ve hentbolun bütün sorunları yazılır, tartışılır diye.

Belki o zaman maçlarda hentbol  yorumcuları olur, deplasman maçları dahi televizyonlardan verilir diye.

Belki o zaman,  “Hentbol diye bir spor var. Onu da unutmayın” diye her radyoya, her televizyona yazı yazmaz veya her programa sitem etmez, birazcıkta olsun rahatlarım diye.

Fenerbahçe, Galatasaray ve Gençlerbirliği hentbolda olduğunda biz televizyon kanallarının veya müdürlerinin peşinde değil, onlar hentbolun peşinde koşarlar diye, Gençlerbirliği, Galatasaray ve Fenerbahçe gibi büyük kulüpleri Süper Ligimizde görmeyi  çok ama gerçekten çok istiyorum.

Diye, diye, diye.. Saymakla bitmeyecek kadar çok madde var değil mi!..  İşte, sadece birazını yazdığım tüm bu maddeler azalsın diye bu kulüpleri istiyorum.

Sanırım bu kadarı neden Fenerbahçe, Galatasaray ve Gençlerbirliği gibi büyük spor kulüpleri hentbolda istediğimi net olarak izah etmiştir. 

Sanırım Gençlerbirliğinin Süper Ligimizde olmayışına  ne kadar üzüldüğümü, Galatasaray ve Fenerbahçe gibi büyük  spor kulüpleri neden çok istediğimi bu maddelerle gayet net anlatabilmişimdir.

Ya da daha net sorayım. Beşiktaş Jimnastik Kulübünün Erkekler Süper Liginde, Şampiyonlar Liginde yer almadığını bir düşünün bakalım!.. 

Nasıl bir “SÜPER” ligimiz olur!..




Bakmadan Geçme