Maja Savić hayatı ile ilgili özel açıklamalarda bulundu

Üç kez EHF Şampiyonlar Ligi galibi, Kupa Galipleri Kupası galibi, 20’den fazla ulusal kupa, Olimpiyat gümüş madalya sahibi, Dünya Şampiyonası bronz madalya sahibi, dünyanın en iyi sol kanadı seçilen ve  başarılı genç oyuncu Vanesa Agović'in annesi olan kadınlar hentbolunun başarılı ismi Maja Savić  hayatı ile ilgili olarak Eurohandball.com’a özel açıklamalarda bulundu.

ÖZEL HABER

TUĞBA AKKESEN/HENTBOLHABER.NET – Üç kez EHF Şampiyonlar Ligi galibi, Kupa Galipleri Kupası galibi, 20’den fazla ulusal kupa, Olimpiyat gümüş madalya sahibi, Dünya Şampiyonası bronz madalya sahibi, dünyanın en iyi sol kanadı seçilen ve  başarılı genç oyuncu Vanesa Agović'in annesi olan kadınlar hentbolunun başarılı ismi Maja Savić  hayatı ile ilgili Eurohandball.com’a özel açıklamalarda bulundu.

Savic'ın açıklamaları şu şekilde:

'Bir şeyi hedeflediğimde ne pahasına olursa olsun onu başarmalıyım.'

'Bütün ailem sporu severdi. Babam beni küçük yaşlardan itibaren boks maçları, basketbol, ​​hentbol, ​​futbol, ​​tüm sporları izlemeye götürdü. Kız kardeşim Marijana okulunun kros turnuvasına hazırlanmaya başladı ve ben de onu hep takip ettiğim için sekiz yaşında atletizme başladım. Yetenekliydim ve bunda başarılı olacağıma inanıyordum. Hatta Belgrad’a taşınıp atletizme yeni bir adım atma fırsatım oldu. Çocukların herhangi bir spora başlamadan önce atletizmin temellerini öğrenmeleri gerektiğini düşünüyorum. Atletizmden alabileceğiniz her şey, herhangi bir spor için gerekli olan tüm özellikleri karşılıyor. Mesela günümüzde düzgün koşmayı bilmeyen birçok sporcu var.

12 yaşımdayken, bireysel sporlar için yaratılmadığımı düşündüm. Memleketimiz Berane’deki kadın hentbol kulübü yeniden açıldı ve ben de antrenmanlara gitmeye başladım. Benim için atletizmle karşılaştırıldığında, bir arada olmak ve arkadaşlara sahip olmak gerçekten ilginçti. Sonsuza dek aklımda kalacak bir şey, ilk hentbol maçımızdı. Kuralları bilmiyordum ve rakip bana doğru koştuğunda korkudan topu kalecimize geri atmıştım. Hayatta her şeyde olduğu gibi antrenmanlarda da yüzde 100’ümü spora verdim ve her geçen gün daha iyi olmak için çabaladım.

Tıpkı burcum Boğa gibi inatçı ve ısrarcıyım. Bir şeyi hedeflediğimde, onu herhangi birinin pahasına değil kendim için başarmalıyım. Sadece sıkı çalışma ve kendi kalitemle bunu yapabilirim Bazen geriye dönüp baktığımda, bazı durumlarda ne kadar güçlü olabildiğime şaşırıyorum. Yolum beni böyle yaptı ve nasıl bir oyuncu olduğum üzerinde büyük etkisi olduğuna inanıyorum. Hentbol oynamaya başladıktan iki yıl sonra Podgorica’ya taşındım ve Buducnost’a katıldım. Bence o zaman doğru karar buydu.

Antrenör Dobrislav Vujovic ve kulüp başkanı Rade Djurdjic, babamı Buducnost’a gelmeme izin vermesi için ikna etmeye geldiler. Yetenek gösteriyordum ve atletizm sayesinde iyi bir koşucuydum. Ceylan gibi koştuğumu söylerlerdi ve Buducnost’lular bunu hemen fark etti.

Babam Prvoslav, gitmeme izin verip vermeyeceğinden emin değildi ve bu konuyu büyükbabam Sava ile konuşmaya gitti.  Benim burada olmamın asıl sebebi dedemdi. Babama bir gün şöyle dedi: 'Zamanın ne olacağını asla bilemezsin. Bugün sen ona yemek veriyorsun, belki yarın o sana yedirir.' Her şey böyle başladı. Bu önemli karardan sonra tüm ailem her şeyiyle hentboldaki en büyük desteğim oldu. Ve daha sonra, kocam David onlara katıldı ve başarıya giden bu yolda beni desteklediler.

Buducnost’ta 14 yıl geçirdim. Tüm inişler ve çıkışlar boyunca, en güzel anılardan bazıları Buducnost ile bağlantılıdır; ancak başlangıç ​​kolay olmadı. Otobüs bileti alacak paramız bile yoktu, bu yüzden her gün antrenmana gitmek için günde iki kez 45 dakika yürüyordum. Bütün bunlar, burada tüm hayallerimi gerçekleştirirken ulaştığımız başarının bir parçası.

Buducnost’ta geçirdiğim süre boyunca, 20 yaşımdayken, Vanesa’ya hamile olduğumu öğrendim. Başından beri spor için yaşadım ama annelik de bir bakıma bana bir yön gösterdi. Ailem her zaman önce gelir ve hentbol onu takip eder. Bu benim yol gösterici noktamdı ve net hedefleriniz olduğunda hiçbir şey imknsız değildir. Ailem olmadan yapamazdım.

28 yaşımdayken, kariyerimde başarmak istediğim bir şey olan EHF Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu sürekli kaçırıyordum. Beş yarı final oynadıktan sonra, zirveye ulaşmak için bazı temel unsurları kaçırdığımızı biliyordum. Buducnost’tan ayrılmak için birçok seçeneğim vardı ama bir şekilde hep kalmaya karar verdim. Hiçbir zaman para tarafından yönlendirilmedim, her zaman unvanların peşinden koştum. Danimarka’dan birçok teklif aldım ama meslektaşım Bojana Popovic (o zamanlar Petrovic) zaten Slagelse’deydi ve EHF Kupası ile Şampiyonlar Ligi’ni kazanmıştı ve bir gün Anja Andersen onlara katılmamı istediğini söyledi.

Bojana ve ben Buducnost’ta oynadık, FR Yugoslavya milli takımında ve daha sonra Karadağ milli takımında oynadık ve sahada çok iyi bir bağlantımız vardı. İkimiz birbirimizle gözlerimiz kapalı oynayabilirdik. Bir bakıma beni onlara katılmaya ikna etti ve Podgorica’dan ayrılmaya karar vermeme ben bile şaşırdım.

Slagelse ile ilk iki EHF Şampiyonlar Ligi şampiyonluğumu kazandım. İlki benim için çok özeldi; çünkü sonunda hayalini kurduğum bir şeyi başardım. Kometal Üsküp’e karşı oynanan iki harika maçın ardından bir duygu patlaması yaşandı. İkincisi, Lada’ya karşı evimizde inandırıcı olduğumuz ve taraftarlarımızın önünde şampiyonluğu kutladığımız daha da heyecan verici bir maçın ardından geldi. Kısa bir süre içinde iki Avrupa şampiyonluğuna sahip olmayı tarif etmek zor. Slagelse ile kontrat imzalarken Anja benden iki yıllık kontrat imzalamamı istedi. Ancak sadece bir yıl yapmak, Şampiyonlar Ligi’ni kazanmak ve emekli olmak istiyordum. Sadece birkaç ay sonra, iki yıl daha uzattım. Bana 'Emekli olmayı planlıyorsan sözleşmenin ne zaman biteceğinin bir önemi yok.' dedi.

En iyi hentbolun oynandığı Danimarka’da oynamak benim için zorlayıcıydı. Sonunda orada yedi güzel yıl geçirdim. Ülkesine ve kültürüne aşık oldum. Hentboldan çok daha fazlasını aldım. Kızım Vanesa akıcı bir şekilde Danca ve İngilizce konuşuyor. Dili öğrendim ve arkadaşlar edindim. İşte bu sporun güzelliğidir.Bugün kızımla gurur duyuyorum. Güçlü ama alçakgönüllü bir kadın olarak büyüdü.

Kariyerimi 36 yaşında kendi ülkem için iki muhteşem başarı ile bitirmek istedim.

Buducnost ile kendi sahamızda EHF Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu kazanmak, başından beri yanımızda olan taraftarımızın önünde halkımızla Györ’ü yenmek tarif edilemez bir şeydi. Sonsuza dek kalbime kazınacak bir an. Tüm ailem buna tanık olmak için oradaydı sadece tek bir kişi eksikti; o da babam. Ancak Podgorica’ya taşınmama izin verdiği andan itibaren benimle ve başardıklarımla gurur duyacağını biliyordum.

Kariyerimdeki hiçbir andan pişman değilim. Hentbola her şeyimi verdim ve vermeye devam ediyorum. Hentbol beni gerçekten tatmin etti ve istediğim her şeyi başardığım için gurur duyuyorum.

Bir gün koç olacağımı hiç düşünmemiştim. Emekli olduğumda ailemle daha çok boş vakit geçirebileceğimi ve kariyerim nedeniyle kaçırdığım bazı anları yeniden yaşayabileceğimi düşündüm. Her zaman genç oyunculara sporu nasıl yaşaması ve çok çalışması gerektiğine dair bir rol model olmaya çalıştım. Bir bakıma insanlar bende iyi bir öğretmen gördüler. Nerede oynarsam oynayayım, diğer oyuncular bana yaklaştı ve tavsiye istedi. Bunu bilerek, birkaç ay sonra Predrag Boskoviç’ten İsrail’deki genç milli takıma katılmam için bir telefon aldım. Biraz erteledim ama sonunda kabul ettim ve işte maceram böyle başladı. Ben de çok empatik bir insanım. Bir basketbol koçu olan Dusan Vujosevic, bir koçluk seminerinde şunları söyledi: 'Öğrenmek isteyenlere karşı empatik olun.' Kendimi ve tüm çabamı öğrenmeye hazır olanlara vermek için bu yaklaşımı deniyorum. Her insandan bir şeyler öğrenebileceğine inanıyorum. En kötü kitaptan bile bir şeyler öğrenebileceğiniz gibi, her koçtan da bu şekilde bir şeyler öğrenebilirsiniz. Kariyerim boyunca sahip olduğum her koçtan bir şeyler öğrenmeye çalıştım.'

Maja Savić, günümüz gençlerine ise şu tavsiyelerde bulundu:

'Olmadığınız bir şey gibi davranmayın ve rol yapmayın.'

'Bugün çocuklar her şeye sahipler ve daha kolay bir yola sahipler. Anne baba olarak bizler de suçluyuz. Gençlere kendi başlarına bir şeyler için mücadele etmeleri için alan bırakmalıyız. Şunu biliyorum ki en çok kendi başınıza başardıklarınıza değer veriyorsunuz. Bırakın çocuklar hayatlarını yaşasınlar. Her zaman yanlarında olun ve onlara zaman ayırın. Hentbol, ​​sosyal beceriler, arkadaşlıklar, motor beceriler, bunları sosyal medyadan öğrenemezsiniz, dışarı çıkmanız gerekir. Sahada her vuruşu yapın, parkta oynayın, insanlarla takılın ve kendiniz olun. Olmadığınız bir şey gibi davranmayın ve rol yapmayın. İlk engelde pes etmeyin. Israrcı olun ve hedefinize odaklanın, hayat bir gün çabanızı ödüllendirecektir. İstediğim her şeyi başarabildiğim için minnettarım.'

Kaynak: https://www.eurohandball.com/en/news/en/this-is-me-maja-savic/

Bakmadan Geçme