Bu Final4 nasıl anlatılır?

Yazarımız Zeynur Pehlivan, VELUX EHF Final4’u kaleme aldı.

Bu Final4 nasıl anlatılır?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

VELUX EHF FINAL4, Köln, hentbol, maçlar, sporcular, organizasyon, heyecan…
 
Bu ilgisiz, bu duyarsız hentbol camiasına, bu en büyük hentbol olayı nasıl tarif edilir gerçekten bilemiyorum. “O yüzden anlatamayacağım” demek geliyor içimden, ama deneyeceğim.
 
Anlatamayacağım diyorum..
 
Çünkü; daha ilk gün yüzlerce basın mensubunu, spor kanallarını ve her an yaptıkları canlı yayınlarla FINAL4’un her anını paylaşan muhabirleri gördüğümde, spora bakış açımızı, spor anlayışımızı ve tabii ki hentbola vermediğimiz değeri yakından gördüğümde içim sızladı ve spor kanallarında dört tane maç için dört saatin ayrılmamasına, herkesin izleyebileceği bir spor kanalından bu finallerin verilmemesine bir hentbolcu olarak çok sinirlendim. Sadece her maç sonunda bölümler bile verilse, haber bile yapılsaydı o bile yeterli olurdu ama neyse.. Üstelik biz oradayken, federasyon başkanı ve yönetim kurulu üyesi oradayken… Bedava iş gücü varken…
 
Anlatamayacağım diyorum..
 
Çünkü; ülkemde sadece futbolun yer bulmasına, sadece büyük basketbol kulüplerinin yazılmasına veya voleybolun bile sadece Dünya Şampiyonu olduğunda anlatılmasına dayanamıyorum. 20 bin kişi ile birlikte izlediğim muhteşem spor hentbolun, FINAL4’unun adının bile anılmamasına ise katlanamıyorum. Türk hentbolu zevksiz, keyifsiz, seyircisiz olduğundan verilmiyor olabilir ama bu da mı zevksiz, keyifsiz, seyircisiz… Tabii bu durumda, “zevksiz, keyifsiz ve seyircisiz” oynanan bu hentbol için, önümüzdeki yıl düzenlenecek FINAL4 biletleri için saatler öncesinden sıraya giren ve satışa çıkan 8.000 biletin bir günde tükenmesini anlatmam çok ama çok gereksiz olacak gibi geliyor.   
 
Anlatamayacağım diyorum..
 
Çünkü; kucağında bir ya da iki aylık bebeği ile maça gelen ve 20 bin kişinin çıkardığı yüksek sesten hiç rahatsız olmadan maçı seyreden anne ve çocuğunu, bir elinde birası, bir elinde efsane hentbolcuların olduğu kitabı sahiplerine imzalatmaya çalışan yaşlı adamı, EHF’nin bağış için yaptığı Golf turnuvasında saatlerce eski hentbolcuları bekleyip imza almaya çalışan bir çocuğu gördüğümde öyle mutlu oldum ki..  Ben de o hentbolcuların peşinden koşup, saatlerce bekleyebilirim. Nitekim bulunduğumuz yerden 25 km uzaklıktaki Velderhof Golf Kulübü’ne giden birkaç kişiden birisiyim. O nedenle tüm bu insanların duygularını gayet iyi anlayabiliyordum. Tabii bunu sezonla birlikte hentbol oynamaya başlayan ve sezon sonu ile birlikte hentbolu bırakan ve bu hentbolu bile izlemeye gelmeyen insanlara, hentbol sevgisiyle dolu bu insanları anlatmam mümkün değil.
Haber
 
Anlatamayacağım diyorum..
 
Çünkü; artık hentbolun başkenti olan Köln’deki otelden dışarı çıktığımız andan itibaren her yerde MKB-MVM Veszprem, FC Barcelona, THW Kiel veya KS Vive Tauron Kielce formalı insanları, birlikte şarkılar söyleyip eğlendiklerini görmek veya Dom Kilisesi önündeki havuza girip finale kalmanın mutluluğunu yaşayan MKB-MVM Veszpremli taraftarları izlemek büyük keyifti. Bu üç gün içinde ne bir taşkınlık, ne de bir kötü bir olay, ne de bir polise rastladım. Polisi ne zaman gördüm biliyor musunuz? Galatasaray futbol takımı şampiyonluğunu ilan edip, Köln’deki tüm sarı kırmızılı taraftarlar sokağa çıktığında… Taraftarlar olay mı çıkardı, hayır. Ama bu izlenim bile çok üzücü.
 
Anlatamayacağım diyorum..
 
Çünkü; genç-yaşlı binlerce kişi, ülkesinden bu muhteşem organizasyonu seyretmek için Lanxess Arena’dayken, biz ise toplam 13 kişiydik. Ama bu 13 kişiden hentbolla işi olmayan iki kişi olarak sadece ben ve 9 yaşındaki Zeynep Alin Kabadayı o salondaydık. Birçoğunuzun bildiği gibi ben ne üç senedir yazdığım yazılardan para alıyorum ne de bu seyahatlerimi birisi karşılıyor. Benim herşeyime eşim sponsor oluyor ve ben sadece çok sevdiğim hentbolun keyfini çıkarıyorum. Bu yazıyı yazmak için bile büyük zaman veriyorum. Yanlış anlaşılmasın, eşim de yazdığı yazılardan para kazanmıyor. O nedenle hentboldan para kazananların hentbolu izlemeye gelmemelerini anlamayacağım için size de açıklayamayacağım. 
 
Anlatamayacağım diyorum..
 
Çünkü; “Niye bu maçlara gelmiyorsunuz, niye Hentbolhaber.Net’in haberlerini paylaşmıyorsunuz, niye Hentbol Magazin almıyorsunuz?” gibi sorular sorduğumda “Kendi oynadığım hentbolu mu izleyeceğim. Bildiğim hentbolu mu okuyacağım” gibi cevaplar veren arkadaşlarımın buraya gelmesini beklemek sanırım bir ütopya olur. Çünkü maalesef yeniliklere, öğrenmeye, okumaya açık olmayan bir camiamız var. Tabii onlar da haklılar. Çünkü her seminerde ben şu sözleri duymaya alışkınım: “Biz zaten bunları biliyoruz”. Bu ayın sonunda Hacettepe Üniversitesi’nin düzenleyeceği 6. Antrenman Bilimi Kongresi var. Orada hentbol bölümünü merakla bekliyorum.  Geçen senekini hatırlıyorum da… Ne soru soran bir kişi, ne meraklı bir hentbolcu… 
 
Anlatamayacağımı söylemiştim. Ama en çok da ne de zorlanıyorum, neyi anlamıyorum biliyor musunuz? Sadece hentbol sevgimle her gün Köln’de olanları paylaşmaya ve Lanxess Arena’da yaşananları kendi sosyal paylaşım sitemde göstermeye çalıştım. 20 bin kişi çığlık çığlığa bu anın keyfini yaşarken, her yaş grubundan insanlar oradayken, bu inanılmaz hentbola şahit olurken, bunun bizim gördüğümüz hentbolla alakası olmadığını düşünüp, herkesin gerçek hentbolu görmesini sağlamaya çalışırken, tüm Avrupa Hentbolunun gözü, kulağı, kalbi buradayken, bizim kulağımızın tıkalı, gözümüzün kapalı, kalbimizin ise durduğuna inanamıyorum. 
 
“Hentbol bu!.. Hentbol böyle oynanıyor!.. Biz de böyle oynamalıyız” diye bas bas bağırıp her şeyi göstermeye çalışırken, iki ya da üç paylaşımın dışında, birkaç yorumun dışında -ki onlarda aktif hentbolun içinde olanlar değil, dikkatinizi çekerim-  ve “Zeynur abla içim gitti bana oradan bir şey getirir misin” diyen Sıdıka Kurban dışında, bu görüntüler, bu hentbol, bu sporcular için fikri olan, bu heyecanı hisseden bir insan bile çıkmadı. (Paylaştıklarımın altına yorumlarını yazan ve hentbolu seven azıcık ama çok değerli arkadaşlar. Sağolun. İyi ki varsınız. Yoksa bu paylaştıklarımın kimseye ulaşmadığını düşünecektim.)
 
Ben hentbolu yazacaktım değil mi? Onu okumadığınız Hentbol Magazin Dergisi’ne bırakıyorum. Aslında biliyorum ki bunu da hentbolcuların çoğu okumayacak. Çünkü çoğu başlıkları okuyor ve geçiyor. O yüzden bunu okuyan insanlara saygısızlık ettiğimi biliyor ve özür diliyorum. 
 

Bakmadan Geçme