Bu maçların kaybedeni olmaz

Hentbolhaber.Net yazarı Zeynur Pehlivan, Yenimahalle Belediyesi SK ile Ardeşen GSK arasındaki maçı yorumladı.

Bu maçların kaybedeni olmaz
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Maç; maç gibi bir ortamda oynandığı zaman o spor müsabakasının tadına doyum olmuyor. İki tribün, iki taraftar, iki ses, iki iyi takım ve iki iyi hayretler veren mücadele.

Dünkü, Yenimahalle Belediyesi-Ardeşen GSK arasında oynanan maç, tam anlamıyla bir şölendi.  Üstelik bu tek maçlık bir şölende değil. Bir, iki, üç, yetmedi, kesmedi, dört oldu. Dört yetmedi, beş olacak. Bir Ankara, bir Ardeşen, bir daha Ardeşen ve  dün bir kez daha Ankara derken, beş maçlık serinin dördüncüsünde durum eşitlendi. 2-2

Kadınlar Süper Lig, play-off yarı final eşleşmelerinde öyle maçlar oluyor ki, tadından yenmiyor. Hani, sahadakiler hemcinslerim olmasa, “Ne olur. Bir daha oynayın!” diyeceğim geliyor. Hani, utanmasam, “Ne olur. Gitmeyin, yorulmayın. Ne gerek var o kadar yolu gitmeye. Kalın son maçı da burada, Ankara’da oynayın!” diyeceğim geliyor.

O kadar güzel yani!

İçim söylüyor, ama dilim gitmiyor. Oyuncular öyle koşuyor, öyle istiyor, öyle nefes tüketiyor ki, söylemek, istemek edepsizlik, aymazlık olur.

Dün salona giderken böyle bir maç seyredeceğimi tahmin ediyordum. Çünkü her iki takım kendi evinde oynadığı maçları kazanmıştı ve Dişi Atmacalar, durumu 2-1’e getirmenin avantajı ile geliyordu Ankara’ya.

Ankara’da ki maçı aldıkları takdirde, finale adlarını yazdıracaklardı.

Bu baskıyı rakibe hissettirmek için, bu işi Ankara’da bitirmek ve bu ana tanıklık etmek için Ardeşen’den gelen seyircilerde THF tribününe yerleşti. Ev sahibi taraftarlar ise karşısına. Takımlar yerlerini aldılar ve maç başladı.

Esra’nın Olga’ya, Yeliz’in Lenche’ye verdiği paslar, attıkları şutlar yerini bulmayınca, ev sahibi takımın lehine olması gereken durum misafir takım lehine oldu ve üç farkla girdi ilk dakikalara Ardeşen GSK. Hemen mola aldı Yenimahalle Belediyesi antrenörü Serdar Eler. Moladan sonra biraz toparlanır gibi oldu ama, rakip takım daha iyi bir takım görüntüsü içindeydi. Tüm oyuncuları yabancı oyunculardan kurulu olan Ardeşen’in, her bölgedeki oyuncusu mükemmeldi. Seyrettiğim Ardeşen, modern hentbolun nasıl oynanması gerektiğini gösterdi bizlere.

Benim sevdiğim hentbolu. Hentbolun sevdiği hentbolu…

Dinamik, hızlı, güçlü, fizikli bir takım Ardeşen. Topla oynarken, topla oynamayan bir takım.. Topla zaman geçirmeyi seven değil, topun rakip filelerle buluşması için acele eden, kendisi değil, topu koşturan, hücumda, durarak oynayan veya yana hareket eden değil, rakip savunmanın dengesini bozan ve topu anında doğru yere aktaran bir takım Ardeşen GSK.

Aynı hareketliliği, dinamikliliği ve agresifliği savunmada da gösteren, yorulasıya kadar tüm gücüyle mücadele eden, yorulunca kenardaki oyuncu ile değişen,  oyuna girince, bir önceki kadar oyuna katkı sağlayan kaliteli oyuncuların olduğu bir takım Ardeşen GSK.

Ve Yenimahalle Belediyesi.
Play-off yarı final serisinde Ardeşen GSK ile dört kez karşılaştı Yenimahalle Belediyesi… Durumu 2-2 ‘ye getirerek çok büyük iş başardı. Başardıkları iş gerçekten büyük bir iş. Çünkü dışarıdan baktığımda gördüğüm tablo şu. Ardeşen, kaliteli, güçlü bir takım ama gollerin hepsinin karşısında yabancı oyuncuların isimlerinin yazılı. Yani, Yenimahalle Belediyesi, bir Avrupa takımı ile karşılaşıyor ve böyle bir takım karşısında iki kez galip, iki kez mağlup olmuş gibi geliyor bana.

İşte bu nedenle Yenimahalle Belediyesi hentbol takımının yaptığı iş, böyle güçlü bir takıma karşı, sadece yedi kişi ile sergilediği mücadele, gerçekten alkışlanacak düzeyde.

Kadro zenginliği, kadro kalitesi, kenardan gelen oyuncuların oyuna katkısı anlamında Ardeşen GSK, Yenimahalle Belediyesine göre o kadar avantajlı durumda ki!

Ardeşen GSK antrenörü Hikmet Vurgun, neredeyse her oyuncusunu kenara alıp nefeslendirdi.  Ama Yenimahalle Belediyesi antrenörü Serdar Eler bu şansa sahip değildi.

Hücum-savunma değişen oyunculardan başka oyuna dahil olan bir oyuncu olmadı Yenimahalle Belediyesinde. Bir tarafta dinlenmiş oyuncular, diğer tarafta koşamayacak kadar bitmiş ama her defasında, “Bir daha, bir daha!” diyerek ciğerlerinde, kenarda köşede kalan son havayı kullanan, “Daha bitmedi, daha bitmedi!” diyerek o azıcık nefesi beynine, yüreğine, bacaklarına, kollarına göndermeyi başaran oyuncular vardı sahada.

Dünkü maçta, tıpkı bir yorulan, bir dinlenen oyuncular gibiydi. Bir Ardeşen, bir Yenimahalle Belediyesi geçiyordu öne. Güçlü kadrosuyla her bölgeden gol buluyordu Ardeşen.  Yenimahalle Belediyesi ise çizgiden, içeriden oynamayı denedi ve başarılı oldu. Gollerin yarısına yakını, yedi metrelerden geldi. İlk yarı 13-13 berabere bitti.

İkinci yarı da ilk yarı gibi başladı. Ardeşen hemen üç- dört faklı üstünlük sağladı. Ardeşen farkı açmaya, Yenimahalle Belediyesi farkı kapatmaya uğraştı. Maç boyunca durum hep böyleydi.  Çok yüksek tempoda oynanan maçta Yenimahalle Belediyesinde yorgunluklar  baş göstermeye başlamıştı. Yeliz’in topu kapıp tek başına giderken, iki savunmayla mücadele ederken, pas vermek için kafasını kaldırıp hücuma kimsenin gelmediğini gördüğünde bu yorgunluğu hepimiz fark ettik.

Ardeşen GSK’de bunu gördü ve bunu kullanmaya başladı. Vitesi daha da yükselti, oyuna hızlı başladı ve  kolay goller buldu. Ancak Yenimahalle Belediyesi yine pes etmedi, yine ayaklandı, yine farkı kapattı. Yeliz tükendi, tükendi, dirildi. Koşacak halleri yok ama koşuyorlar, farkı kapatacak güçleri yok ama buluyorlardı.

Onlar ayağa kalkınca bizlerde ayağa kalktık. “Almanya’da ki seyircileri şimdi daha iyi anlıyorum. Bu maçlar oturarak seyredilir mi? Bu heyecanda kim oturabilir?” dedim yanımdaki arkadaşıma.

Son dakikaları herkes gibi bizde ayakta izliyoruz, ayakta kalmaya çalışan sporcuları ve golleri alkışlıyoruz. Karşı tribünden “Ardeşen! Ardeşen!”,  bizim olduğumuz tribünden “Yenimahalle! Yenimahalle!” sesleri yükseliyor. Skorboard mola diyor, gözlemci Kenan Gökmen mola işareti veriyor, ama iki takımda duymuyor, görmüyor.

İnanılmaz bir mücadele var sahada. Dört farkı kapatan Yenimahalle Belediyesi farkı bire indirmiş geliyor. Hikmet Vurgun mola istiyor. Ardeşen GSK başkanı  Rauf Oğuz bey gözlerini kapatmış bakamıyor. Yeliz Özel’in ablası başını ellerinin arasına almış, duramıyor.

Durum 27-28. Ardeşen bu skoru korumak, maçı kazanmak ve bu hesabı Ankara’da kapatmak istiyor. Molayı alıyor, ama hücumu iyi kullanamıyor Ardeşen. Yenimahalle Belediyesi topu alıyor, nereden bulduklarını inanamadığım büyük bir güç buluyor,  hızla hücum ediyor ve yedi metre kazanıyor.

Ardeşen GSK kalecisine, Yenimahalle Belediyesi oyuncusuna güveniyor. Ama kazanan Olga oluyor. Topu ağlarla buluşturuyor ve beraberlik geliyor.
Son otuz saniye kalmış ama değişen bir şey yok, Ardeşen GSK yine avantajlı. Zamanı iyi kullanıp hücumu golle sonuçlandırırsa, maçtan yine galip ayrılacak ve  bu işi orada bitecek. Ama topu kaybediyor ve top  Yenimahalle Belediyesine geçiyor. Hemen hücum ediyorlar.

Skorboard son dört saniyeyi gösteriyor. Serdar Eler mola alıyor.

Mola bitiyor, hakem düdüğü çalıyor. Yeliz oyunu başlatıyor bir saniye, top sağ oyun kurucuya geliyor iki saniye, top sağ kanada geliyor, sıçrıyor, atıyor, gol oluyor ve skorboard; “Yeter! Bu maçı burada bitiriyorum! Bu maça kalp mi dayanır! Gidin Ardeşen’de oynayın biraz!” diyor ve maçı 29-28 Yenimahalle Belediyesi kazanıyor. Herşey, Ardeşen’de oynanacak olan son maça kalıyor.

Herkes ama herkes bu muhteşem mücadeleyi alkışlayarak salonun dışına çıkıyor. Elele tutuşup yenilmelerine rağmen horonlar tepiyorlar. Sporun güzelliğini sergilemeye, sporun gerçek anlamını yaşatmaya sahanın dışında da sergilemeye devam ediyorlar. Sporun, son saniyeye kadar mücadele olduğunu öğreten takımlara;  saygı, sevgi, kabullenme, centilmenlik ve  eğlence olduğunu bilen ve buna göre davranan seyircilere sonsuz teşekkürler ediyorum.

Spor; sizlerle ve bunlarla güzel.

Son maçta kim kazanırsa kazansın, bu maçların kaybedeni olmayacak. Tebrikler.


//

Bakmadan Geçme