Antrenör olmak ve kafamdaki tilkiler

Dr. Zeki Pehlivan, “Türkiye'de antrenör olmak zordur” diyor ve “Antrenör olmak ve kafamdaki tilkiler” adlı yazısı ile karşınızda.

Antrenör olmak ve kafamdaki tilkiler
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Türkiye’de antrenör olmak zordur. Beden Eğitimi ve Spor Bölümünü ya da Antrenör Kursunu başarıyla bitirdiğiniz zaman (başka yollar da var ama onu burada yazamıyorum!!!) kademelerine göre belgenizi alıp antrenör olabiliyorsunuz. Ancak esas antrenörlük buradan sonra başlıyor. Öncelikle bir takım bulmanız gerekiyor. Bir takımın başına geldiğinizde ise yapmanız gereken o kadar çok iş var ki bunların yapılmasıyla uğraşmaktan esas yapılması gereken işler hep erteleniyor ya da yapılamıyor.  Antrenörün esas işi olan takımla, oyuncularla, rakip analiziyle, sezon planlamasıyla uğraşacak vakit kalmıyor. Kulüp yapılarımız yeterince profesyonel olmadığı için başka çalışanların yapması gerekenleri de antrenör yapar hale geliyor, yaptıkça da bu işler de onun asıl görevi haline geliyor. Daha bir çok şey sayabiliriz. Bu nedenle antrenör olmak zor diyorum.

Bu zorluklara rağmen antrenörün soran, araştıran ve gelişip-geliştiren antrenör olabilmesi gerekir. Ancak, son zamanlarda kafamda oluşan birkaç düşünceyi ya da soruyu (tilkileri) siz antrenör arkadaşlarıma aktarmak istiyorum. Cevaplarını tartışmak gerekir ancak hentbolda henüz böyle tartışma ortamları oluşabilmiş değil. Bu nedenle, soruların cevaplarını belki kendi kendinize vermelisiniz, böylece sizlere bir yol haritası çizmenizde yardımcı olabilir.

Bu çerçevede, kendinize aşağıdaki soruları sorarsanız, sonrasında başka soruları da kendinize sormaya başlayabilir ve böylece sorgulayan antrenörden gelişen ve öğrenen bir antrenöre doğru yol alabilirsiniz. Sizlere ve tabi ki kendime de sorduğum sorular şöyle:

Haber

**Antrenörlerimiz tarafından, sporcularımız için bir pozisyon ihtiyaç analizi yapılıyor mu? Örneğin bir kanat, oyun kurucu ya da pivot oyuncusu için; nasıl ki kaleciyi ayrı bir konumda değerlendirip ayrı bir kaleci antrenörü ile çalışılıyorsa, diğerleri içinde, oynadıkları pozisyonun gerektirdiği oyun becerileri incelenip buna göre çalıştırılıyorlar mı? Beraberinde pozisyona dönük teknik ve taktik öğretim yapılıyor mu? Özellikle orta oyun kurucular için, diğer becerilerin yanında oyunu okuma, takıma yön verme, motive etme, etkili iletişim kurma vb.gibi özel çalışmalar yapılıyor mu? Yoksa sadece var olan setleri söyle, yaptır başka işe karışma mı deniliyor?

**Oyuncuların saha içindeki görev tanımları hem hücum hem de savunma pozisyonları için belirlenip, öğretiliyor mu? Bu görev tanımları ne kadar değişkenlik gösteriyor ve takım oyuncuları ne kadar uyum sağlayabiliyor?

**Her oyuncunun, oynadığı pozisyonda gerçekleştirdiği ya da yaptığı hareketlerin, karşı savunma oyuncusunda nasıl bir etki yaptığı ve rakibin bu harekete nasıl tepki verdiği, dolayısıyla da oyuncunun bunu nasıl değerlendirip fırsata çevirmesi gerektiği öğretiliyor mu?

**Her oyuncunun kendi yakın pozisyonundaki (sol kanat- sol oyun kurucu, sol kanat-pivot, sol oyun kurucu- sol kanat, sol oyun kurucu- pivot, sol oyun kurucu- orta oyun kurucu vb.) oyuncularla ikili oyun geliştirmelerine olanak sağlanıyor mu? Ya da bu tür oyunlar antrenörler tarafından öğretilip, maç içinde bunların gerçekleştirilmesine izin veriliyor mu? Genç ya da deneyimli ayırmadan tüm takımın bunu yapması sağlanıyor mu?

**Bu ikili oyunların üzerine, daha farklı grup sayısında (üçlü, dörtlü, beşli gibi) oyunlar öğretiliyor ya da sporcuların geliştirmelerine izin veriliyor mu? Bunun yanında doğru hareketi ve tercihi yapmaları konusunda sonuca bağlı olmadan (gol olup olmama gibi) yönlendirme yapılabiliyor mu?

**Tüm bunların yanında, tüm takımın bildiği ve yaptığı oyun setleri var mı? Kaç tane var? Bunları maç içinde hangi dönemlerde kullanıyorlar?

**Rakibin ya da sizin takımın eksik kaldığı durumlarda ne tür oyunlar yapılıyor? Planlı setlerin dışında oyuncuların durum analizi yaparak kendi becerileri ile oyun yapmalarına izin veriliyor mu?

Haber

Kaynak:Yalova Gazetesi

**Antrenman içeriği, sistematiği ve temposu hep aynı düzeyde ve rutinlikte mi? Yoksa günlük, haftalık ya da aylık periyotlara göre artıp azalabiliyor mu? Aynı şekilde, antrenman içi tempo maç içi tempo kadar yükselebiliyor mu?

**Maçlar sırasında, oyun içinde olmayan oyuncular, saha içindekilerle aynı heyecanı yaşıyorlar mı? Yedek bankındaki heyecan, istek, enerji saha içine yansıtılabiliyor mu? Yoksa sahada oynayanlar kendi heyecanlarını kendileri mi yaşıyor ve diğer oyuncularla aynı istek ve motivasyonda olabiliyorlar mı?

**Antrenörlerimiz, sporcularına karşı ne kadar hoşgörülü olabiliyorlar? Her oyuncuya eşit mesafede durabiliyorlar, eşit iletişimde bulunabiliyorlar mı? Yoksa, deneyimlilere hata yaptıklarında ses çıkaramayıp, gençlerin her hatasında azarlayıp motivasyonlarını düşürüyorlar mı?

**Sporcuların genel performansları her sene aynı düzeyde mi gidiyor? Yoksa her yıl üzerine biraz daha bir şeyler ekleyip, biraz daha teknik-taktik ve fiziksel olarak gelişerek mi gidiyorlar? Antrenörler bu kriterleri gözlemsel ve istatistiksel olarak değerlendirebiliyorlar mı? Bu aynı zamanda antrenörlerin yaptıkları çalışmaların katkısı konusunda kendilerine de bir geribildirim sağlamaz mı?

Haber

**Antrenörlerimiz sürekli gelişim ve öğrenme konusunda ne tür çalışmalar yapıyorlar? EHF’nin bir makalesinde, son zamanların Dünya ve Avrupa’da en başarılı iki antrenörü ile ilgili şunu ifade ediyorlardı; “hiç egoları yok ve dışarıdan bir meslektaşından eleştiri alabiliyorlar ya da çalışmaları konusunda fikir sorabiliyorlar, bu da onların gelişmelerini sağlıyor” diyordu. Bizim antrenörlerimizin de hem takımla hem de kendileriyle ilgili böyle bir dış gözlemle geribildirim almaları katkı sağlamaz mı?

**Antrenörlerimiz hiç kendilerinin davranışlarını, maç içi hareketlerini sonradan izleyip, daha kontrollü, daha sakin ve daha yapıcı olabilmeleri konusunda ve maç içi kararları konusunda kendi kendilerini eleştirebiliyorlar mı?

**Soruları çok daha fazla çoğaltabiliriz, ancak benim sorularım sadece bir pencere açabilmek için. Her zaman olduğu gibi, biz bunları zaten yapıyoruz diyenler de olabilir. Ancak onlara önerim; bu soruları bir kağıda yazın ve kendi samimi cevaplarınızı da altına yazın. Birkaç gün geçtikten sonra yeniden bakın. Bunu işlemi 3-4 ay arayla tekrar edin ve sezon sonunda verdiğiniz cevapları karşılaştırın, arada nasıl bir fark göreceksiniz bunu değerlendirin.

Bu sorular sporcular ve yöneticiler için de ayrıca geliştirilebilir. Belki ileride onlar için de bazı sorular hazırlanabilir.




Bakmadan Geçme