Sen, ben, o, bir de Veszprém

Yazarımız Dr. Altay Atlı, Beşiktaş Mogaz'ın Macar ekibi MVM Veszprém ile oynadığı VELUX EHF Şampiyonlar Ligi karşılaşmasını Sinan Erdem Spor Salonu'nda izledi ve sizler için yorumladı. Yazının içeriğinde Henbolhaber.Net ekibi olarak EHF Pazarlama yetkilisi ile maç sonrası yaptığımız görüşmeden notları da bulabilirsiniz.

Sen, ben, o, bir de Veszprém
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Beşiktaş’ın Avrupa maçları artık hep aynı şablonda oynanıyor. Sahada Avrupa’nın en iyilerinden biri olan bir rakip, karşısında maçı kazanamasa da iyi oynayan, hentbol seyri açısından keyif veren bir Beşiktaş takımı, tribünlerde ise sadece bir avuç, Sinan Erdem’in 16 bin kişilik devasalığı içerisinde kaybolan birkaç yüz kişi. Veszprém maçında da durum farklı olmadı. Belki tek fark Macaristan’dan kadar gelen yüz kadar Veszprém taraftarının kattığı renkti. Belki de onların sayesinde sahadaki hentbolun verdiği keyfin, tribünde az da olsa bir yansımasını gördük. Başka bir deyişle Sinan Erdem’de yine biz bizeydik. Sen, ben, o, bir de Veszprém…

Veszprém, VELUX EHF Şampiyonlar Ligi’nde iki kere final oynamış, EHF Kupa Galipleri Kupası’nın iki kere müzesine götürmüş büyük bir takım. Maç her ne kadar artık gruptan çıkma şansı olmayan bir takım ile bir üst tura geçmeyi garantilemiş bir takım arasında oynanmış, dolayısıyla ortada mücadelesi verilecek bir getirisi olmayan bir karşılaşma olduysa da her iki takım da tüm oyuncularını sahada kullandı, gücünü ortaya koydu.

Skor olarak maç boyunca Veszprém üstünlüğünü korudu. Her iki takımın da savunmada büyük zaaflar gösterdiği maçta, hücum anlamında karşılıklı olarak daha kaliteli bir oyun izledik. Beşiktaş’ta ilk yarıda etkili olan Nemana Pribak’ı rakip takım adam adam savunma ile durdurmaya çalıştı, ancak tam anlamıyla başarılı olamadı. Veszprém ise hücumda Beşiktaş’ın savunmada bıraktığı boşluklardan da yararlanarak pivotu iyi değerlendirdi, İsveçli pivotu Andreas Nilsson ile rahat goller buldu. Maçın 15. dakikasında skor 10-8 konuk takım lehineydi. İlk devrenin son kısımlarında ise Beşiktaş’ın savunmadaki tutukluğu iyice arttı, devre sonunda fark altıya çıktı. Takımlar soyunma odasına giderken skor 21-15’i gösteriyordu.

Haber

İkinci devrede Beşiktaş savunmada toparlandı, Veszprém’in rehavetinden faydalanıp hatalarını da değerlendirerek hızlı hücumlara çıkmaya başladı. Beşiktaş’ın yeni transferi Rus kaleci Nikolay Sorokin’in kurtarışlarının da katkısıyla 41. dakikada fark üçe kadar indi. Ancak Veszprém, tecrübesini de konuşturarak farkın daha fazla kapanmasına izin vermedi. İlk devre suskun olan Ramazan Döne ve rakip ekipten Laszlo Nagy ile Ivan Sliskovic, ikinci devrede takımlarının gol makineleri haline geldiler. Maçı Ramazan 7 golle, Nagy 5, Sliskovic ise 6 golle tamamladılar. Bu gollerin neredeyse tamamı ikinci devrede kaydedildi. Gasper Marguc’un hızlı hücumları Veszprém ‘in gol üretimine önemli katkıda bulundu. Beşiktaş’ta sahanın yıldızı ise Darko Djukic oldu. Sırp oyuncu bu maçta yapılabilecek her şeyi yaptı. Koştu, savunma yaptı, toplam 8 gol atarak günün en skorer oyuncusu oldu (bunu yüzde 80’lik bir atış oranı ile yaptı) ve öyle goller attı ki benzerlerini bir daha zor görürüz. Birinde yedi metrede kaleciden dönen topu havada aldı, sırtı kaleye dönük bir şekildeyken kaleyi görmeden topu kalecinin kafası üzerinden ağlara gönderdi; diğerinde yine kaleciden dönen topu kanatta son çizgide olmasına rağmen havada tamamladı. Bu gollerden sonra fizik kurallarının yeniden yazılması gerekebilir!

Haber

Darko Djukic

Maçtan ben keyif aldım. Sen de aldın. O da aldı. Veszprém hayli hayli aldı. Zaten başka kimse de yoktu tribünde. Her maç aynı şeyleri yazıyoruz ama bu sorunun gerçekten çözülmesi gerekiyor. Maçtan sonra yapılan basın toplantısında yazarımız Zeynur Pehlivan’ın bir sorusu üzerine Veszprém antrenörü Javier Sabate’nin “Türk hentbol severler daha çok maça gelmeli. Bizim için taraftar her şeydir, bizimle dünyanın her yerine geliyorlar, bizi destekliyorlar” şeklindeki sözleri Türkiye’deki her hentbolseverin içini burkar nitelikteydi. Toplantıdan sonra editörümüz Fulya Öktem ve yazarımız Barış Uzel ile birlikte, EHF’nin Pazarlama departmanından Miguel Mateo ile sohbet etme şansını bulduk ve konuyla ilgili düşüncelerini sorduk. Çok önemli şeyler söyledi Mateo. Öncelikle “karamsar olmayın, her şeyi siyah görmeyin” dedi. Bu çözülemeyecek bir sorun değil, sadece doğru bir stratejiye ve uygulamaya ihtiyaç var. Barcelona örneğini veren Mateo, bazen futbol takımının maçına 100 bin kişinin gittiğini, ancak hemen sonra stadın yanındaki spor salonuna hentbol için sadece birkaç bin kişinin uğradığını söyledi ve Beşiktaş’ın futbol takımının olmasının bir avantaj olduğunu söyleyerek, önemli olanın bu taraftarın hentbola kazandırılmasını olduğunu belirtti. “Salona gelmesini istediğiniz taraftara ne veriyorsunuz? Sadece 60 dakika hentbol mu? Yetmez!” diyor Mateo. Maçı öncesinde tüm aile için aktivitelerle birleştirip bir paket halinde insanlara güzel bir deneyim olarak sunmak gerekiyor. Sponsorun sadece parayı verip sonra takibin yapmaması değil, sponsorun bilfiil kulüp ile işbirliği halinde bu aktiviteleri organize etmesi gerekiyor. Bu şekilde hem maça daha çok seyirci çekilebilir, hem de sponsor daha fazla görünür olup kendi tanıtımını daha iyi yapabilir.

Son olarak Miguel Mateo’nun değindiği bir hususun altını çizelim. Ortada bir sorun var ama bunu tamamen Beşiktaş kulübüne yüklemek haksızlık olur. Sorun çözülecekse bunu Beşiktaş, sponsor ve tüm hentbol camiası ile el ele vererek yapacak. Bu sene Avrupa defteri artık kapanıyor. Son düdük çaldıktan sonra gelecek sezonun hazırlıkları başlayacak. Hentbol camiası, Beşiktaş’tan bir şeyler yapmasını bekleyip sonra da hayal kırıklığına uğrayarak eleştirmek yerine, yapıcı eleştirilerini ve önerilerini kulübe iletmeli ve aynı zamanda camianın her ferdi “ben ne yapabilirim?” diye kendisine sormalı.

Fotoğraflar:  Bjk.com.tr

Bakmadan Geçme