Sporda Yönetim / Kontrol Alanı

Yazarımız Dr. Zeki Pehlivan, “Sporda Yönetim” konusunda son yazısı ile karşınızda…

Sporda Yönetim / Kontrol Alanı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Yönetim her alanda olduğu gibi sporda da önemli bir kavram. Yönetimin amacı, eldeki mevcut kaynakların ve insan gücünün en verimli şekilde amaca yönelik olarak yönlendirilmesi ve daha iyiye doğru geliştirilmesidir.

Bu alanla ilgilenenlerin bilebileceği gibi, yönetimde bir kontrol ya da yönetim alanı ilkesi vardır. Yönetim/kontrol alanı ilkesi, bir yöneticinin kontrol edebileceği kadar kişiden sorumlu olmasını ifade eder. Bir başka ifade ile yönetim alanı, bir yöneticinin doğrudan yönetebileceği ve denetleyebileceği ast sayısını ifade eder. Bu sayının çok fazla olması, etkinlik ve verimliliği olumsuz yönde etkiler.

Bir yöneticinin etkili ve verimli bir şekilde yönlendirip denetleyeceği ast sayısı sınırlıdır. Bu sayı değişik kaynaklara göre genelde 6 ile 12 arasında değişmektedir. Bunun temel nedeni, her yöneticinin zamanı, enerjisi, yetenekleri ve yönetme kapasitesinin sınırlı oluşudur. Bir yöneticiye bağlı ast sayısının artması, yalnız daha fazla sayıda asta emir verme ve denetleme anlamına gelmez. Bu aynı zamanda yöneticinin sorumluluğundaki alan içinde, kendisi dışında gelişen örgütsel ilişkilerin artması demektir. Bu durumda, yöneticinin yapması gereken düzenlemeler ve işler de giderek kapasitesini aşar duruma gelebilmektedir.

Bu noktada, benim deyinmek istediğim yönetim ya da kontrol alanı, spor kulüplerimizin ya da takımlarımızın başında bulunan antrenörlerimizin yönetim/kontrol alanıdır.

Hepinizin bildiği gibi takımlarımızın sahaya çıkan oyuncu sayısı son yıllarda 16 oyuncuya çıkmıştır. Bu sayı önceden 12 oyuncu olarak belirlenmişti. Ancak, hentbolun oyun kurallarının, oynanma şeklinin değişmesi ve saha içindeki oyun hızının, güce, kondüsyona dayalı hale gelmesi sonucu, uluslararası federasyonun aldığı bir kararla günümüzde hentbol 16 oyuncuyla oynanmaktadır. (Bu sayının ne kadar gerekli olduğu, gerçekten günümüz hentbolünün ihtiyacı olup olmadığı ise ayrı bir tartışma konusudur.)

Bu ne anlama gelmektedir?

Oyuncu sayısının artması demek; o takımdaki oyuncu sayısının sahaya çıkmayan yedeklerle birlikte toplamda 20-22 oyuncuya çıkması demektir. Bu 20-22 oyuncunun, transferi, forma-şort-eşofman vb. malzemesi, antrenmana geliş-gidişi, antrenman olanakları sağlanması, antrenman sırasında her oyuncunun tek tek gözlenmesi ve bireysel ihtiyaçlarının belirlenmesi, bunların antrenman içi uyumlarının sağlanması, hepsinin yeteri kadar fırsat verilerek oynatılması, tüm sporcuların birbirleriyle ve antrenörlerle olan ilişkilerinin idare edilmesi, sporcular ve kulüp üst yönetimiyle olan ilişkilerinin düzenlenmesi vb. bir çok konuda antrenörlerin yönetim ve bunları kontrol becerisine sahip olmasını gerektirmektedir.

Ayrıca, bu sporcuların en az 4-5 tanesinin de (14 yabancı ile sahaya çıkılabilmektedir) yabancı oyunculardan oluşması, farklı birkaç ülkeden gelmesi, farklı dilleri, kültürleri ve oyun anlayışları olması da ayrı bir yönetim becerisi konusu olmaktadır. Hem Türk oyuncuların hem de yabancı oyuncuların her yönüyle birbirlerine uyumu ve bir takım olabilmelerini sağlamak antrenörler için oldukça zorlayıcı bir durum.

Yine bu oyuncuların, maç sırasındaki rotasyonları ve kontrolleri de ayrı bir dikkat gerektiren konudur. Çünkü, sahaya 12 oyuncu ile çıkılan dönemlerde, sahada oynayan  7 oyuncu dışında kenarda 5 oyuncunuz bulunmaktaydı. Bugün ise kenarda 9 oyuncu bulunmakta. Bu oyuncuların oyun rotasyonları, kenar disiplinleri ve her türlü hareketlerini kontrol etmek ve sürekli bilginiz çerçevesinde yönlendirmek daha da zor bir hale gelmiştir.

Bunlarla birlikte, özellikle yabancı oyuncu sayısının artmış olduğu son yıllarda, antrenörlerin hem sayı çokluğu ile mücadele etmeyi hem birkaç farklı dilde iletişim kurma ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bunlarla başa çıkabilme konusunda yanlarında yardımcı olarak bulunan antrenörlerin de en az baş antrenör kadar yeterli ve yetkin olmasını gerektirmektedir. Ayrıca, antrenör ekibinin de çok iyi bir görev dağılımı yapması ve işbirliği içinde çalışmasını gerektirmektedir. Yardımcı antrenörlerin de baş antrenör kadar takımla ilgili bilgi birikimi olması ve gerekli durumda baş antrenöre destek vermesi bu anlamda önemlidir.

Aksi halde, baş antrenörün kontrolü kaybetme ve dolayısıyla hedeflenen başarıya ulaşmada sıkıntı yaşamaları kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle, baş antrenörlerimizin takımları ile ilgili çalışmalarda, biraz geriye çekilip yapılan çalışmalar ve eylemleri ile ilgili bir geniş açılı bakış sağlamaları ve yanlarındaki yardımcıların bu çerçevede yetki ve sorumluluklarını artırarak daha verimli bir yönetim sağlamaları takımların daha yüksek performans göstermelerini sağlayacaktır.

Takım kontrolü konusunda destek alınabilecek bir konum da takım kaptanıdır. Hem saha dışında hem de saha içinde oyuncularla ilişkilerde ve takımın kontrolünde önemli yardımları olacaktır. Takımla ilgili beklentiler ve yapılması gerekenler konusunda önceden görev dağılımlarının yapılması baş antrenörün işini oldukça rahatlatacaktır.Böylelikle takımlarının yönetim ve amaca dönük yönlendirilmesinde daha etkili olabileceklerdir.

Son söz; iyi bir antrenör takımını orkestra şefi gibi yönetmeli, hangi enstrümandan hangi sesi alacağını ve bunları uyumlu bir müzik haline nasıl getireceğini iyi bilmelidir.

Haber


//

Bakmadan Geçme