Almanya’nın ev sahipliğinde düzenlenen Erkekler Avrupa Hentbol şampiyonası bekleneni, özleneni her anlamda karşıladı. Açılıştan kapanışa kadar hentbol severlere sundukları, rekorları, tarihe tanıklık fırsatları ile anıların en güzel rafında muhafaza edilmeyi hak ediyor. Açılışla başlamak gerekirse; 10 Ocak 2024 tarihiyle Fransa-Kuzey Makedonya ve Almanya-İsviçre Düsseldorf'taki MERKUR SPIEL-ARENA'da karşılaştılar. Bu tarih itibari ile şampiyona başlamış oldu ama 53.586 seyirciyle Dünya rekoru kırması nasıl bir organizasyon, nasıl bir şampiyona olacağının sinyalini çok kuvvetli bir şekilde veriyordu. 18 gün süren bu şampiyonada toplamda 65 maç oynandı, bir milyonun üzerinde seyirci salonları doldurdu, şampiyonanın 100 ülkeye yayınlanması sonucunda ise ulaşılan insan sayısını düşünmek hayallerin ötesinde. Böylesine bir iletişimin hentbolun geleceğine neler sağlayacağını anlatmak için ise hayaller yetmiyor.
Gelelim şampiyonadaki dikkat çeken takımlara. Öncelikle Faroe Adaları finallere ulaşmak için Avusturya, Romanya ve Ukrayna takımları zorlu mücadeleye girdiler. Özellikle ev sahibi olduğu maçlarda aldıkları sonuçlar ile en iyi üçüncü olarak finallerin kapısından geçtiler. Finallerdeki ön tur maçlarında Norveç beraberliği alkışların Faroe Adaları yönünde olmasını sağladı. Alt yapılardan ki oynamış oldukları maçlardaki mücadeleleri ve oyun felsefelerinin yansımaları er ya da geç üst yaş ulusal takımlarına sirayet edecekti. Bu şampiyonada bu başarının somut halini gördük, Amerika’yı yeniden keşfetmeye kalkmadan, karar verdikleri yolda en iyisini, ellerinde olan en yetkin ve liyakate sahip akılla bunu başardılar.
Avusturya ise dördüncü kez finallere katıldı, 2022 finallerinde üç mağlubiyet alarak havlu atmışlardı. 2024 finallerinde ise Hırvatistan, İspanya, Almanya beraberlikleri ve Macaristan, Romanya galibiyetleri ile dikkat çektiler. Gelişimlerinin iki yıl içerisinde olumlu yönde büyük bir sıçrama yapması gözlerin üzerlerine çevrilmesine neden oldu.
2012 Londra olimpiyatlarındaki dördüncülükten bu zamana kadar başarıya aç olan Macaristan, 2024 finallerine Chema Rodriguez yönetiminde geldi. Kupa yolunda son basamaklara kadar mağlubiyet yüzü görmeyen Macarlar, Almanya ve Fransa karşısındaki mağlubiyetleri ile 5-6 maçı oynamak durumunda kaldı. Slovenya karşısında galip olarak 2024 Avrupa şampiyonasında beşincilik elde etti. Macaristan eski günlerine dönüş sinyallerini veriyor. Bu dönüşümde oyuncuları şampiyonlar ligi takımlarında yer almasının yanı sıra, Macaristan’da Dinamo Bükreş takımın teknik adamı Xavi Pascual’ın ülke hentbolunda bazı nüanslara dikkat çekmesi de etken olmuş mudur diye düşünülmelidir.
Madalya sıralamasına gelecek olursak; şampiyonayı yenilgisiz tamamlayan Fransa birinci, kupalarda ezeli rakibi Danimarka ikinci, bir önceki şampiyon ise üçüncü, ev sahibi Almanya dördüncü oldu. Bu şekilde bir cümle ile çok basite kaçmış ve mücadeleyi hafife almış oluruz. Son noktaya gelene kadar neler oldu?
Fransa şampiyonaya kaleci yönünden handikaplı katıldı ve bu yönden olumsuz etkilenecekler görüşü hakimdi. Üç olimpiyat, altı Dünya ve dört Avrupa şampiyonluğu bulunan, 2014 yılından bu zamana kadar Avrupa şampiyonluğu hasreti çeken Fransa, kale handikabı nedeniyle şampiyonluk basamağına çıkması soru işaretleri ile doluydu. Ön turdaki İsviçre maçında Fransız kaleci Samir Bellahcene %50 performans göstermesine rağmen alınan beraberlik bu soru işaretlerini güçlendirdi.
Danimarka bir olimpiyat, üç Dünya ve iki Avrupa şampiyonluk apoletleri ile altın madalya için en güçlü aday konumundaydı. Son Dünya şampiyonu olmaları ve 2012 yılından bu zamana kadar Avrupa şampiyonluğu hasretleri nedeniyle şampiyonluk konumuna en fazla yakıştırılan takımdı.
İsveç dört Dünya ve beş Avrupa şampiyonluğu hatta son Avrupa şampiyonu unvanı ile madalya podyumunda yer alacağı, finali Danimarka ile oynama ihtimali üzerinde duruluyordu.
Almanya bir olimpiyat, üç Dünya ve iki Avrupa şampiyonluk apoletlerine sahip olmalarının yanı sıra evlerinde bir başka motivasyonla oynayacakları tahmin ediliyordu. 2007 Dünya şampiyonasındaki, şampiyonluk bu düşüncenin destekçisiydi.
Yarı finallere geçecek olursak; Fransa bir beraberlik, Almanya iki mağlubiyet, bir beraberlik, Danimarka bir mağlubiyet, İsveç iki mağlubiyetle yarı finallere ulaştılar. Bu noktada Fransa hakkındaki olumsuz düşünceleri çürüterek yoluna ilerledi. Almanya ev sahibi olma motivasyonu ve Andreas Wolff gibi üst düzey bir kaleciye sahip olmaları avantajının yeterli olmadığını haykırdı. Danimarka ise aynı çizgide ilerlediğini, Slovenya yenilgisinin bir kaza olduğunu söylüyordu. İsveç’in Norveç mağlubiyeti yarı finalleri garantilemenin ve takımı dinlendirme adına olabileceğini, Danimarka yenilgisi ise son 5 dakikada 4 farklı mağlubiyetten gelip 1 gol ile yenilmenin aslında takımın gücünü gösterdiği dillendiriliyordu.
Yarı final eşleşmeleri Fransa -İsveç ve Almanya – Danimarka oldu. Fransa İsviçre maçı yarı finalin ilk heyecanıydı. Maçın ilk dakikaları karşılıklı gollerle geçerken, Fransa ilk yarı sonunda 6 gol farkla rahat bir şekilde devre arasına girdi. İkinci yarıda ise özellikle İsveç kalecisi Andreas Palicka olağan üstü kurtarışlarıyla İsveç 45. Dakikalarda 21-21 beraberliği yakaladılar. Son saniyelerde İsveç 27-26 önde savunmadaydı. Yapılan bir faul ile Fransa serbest atış kazandı, süre bitti ve tek atış kullanacaktı. Fransa’da 125km/s ve üzerinde hızlarda şut atabilen Elohim Prandi yaklaşık 11 metre mesafeden kullandığı tek atışla Andreas Palicka’yı geçerek topu ağlarla buluşturdu. 27-27 normal süresi biten maç uzatmalara gitti. Uzatmalarda Fransa 34-30 skoru ile adını finale yazdırdı. Elohim Prandi’nin golü hemen yankı uyandırdı, İsveç gole itirazda bulundu. Hatta hakemlerin görüntüyü izlememesinin üzerinden itirazda bulundu. Ehf itirazı reddederek söylentilerinde önüne geçti. Ancak bu gol bence şampiyonanın akılda kalıcı en önemli anlarından birisi hata birincisiydi. Almanya ise Danimarka karşısında 14-12 skoru ile ilk yarıyı geçseler de, Danimarka telaşsız, ne yaptığını ve ne zaman yapacaklarını bilen anlayışlarıyla maçı 29-26 kazanmasını bildi.
Finalde Fransa ve Danimarka maçı olacağı belli olmasıyla araştırmalar ve istatistikler çarpışmaya başladı. Danimarka’nın son zamanlarda yarı final yada finallerde Fransa’nın üzerindeki üstünlüğü bu final içinde aynı yorumlandı. Benim araştırmamda ise iki ülke çeşitli şampiyonalarda, özel maçlarda 27 kez karşı karşıya gelmiş, Fransa 14 Danimarka ise 13 galibiyet almıştı. 28. Karşılaşma büyük merak konusuydu. İlk yarısı 14-14 beraberlikle biten maçın ikinci yarısını Danimarka domine etti ancak Fransa pivotu Ludovic Fabregas yine takımı için hayat öpücüğü oldu. Maçın normal skoru 27-27 biterek uzatmalara kaldı. Bir önceki maçta da Fransa 70 dakika oynamıştı, bu durum kimi kesimde yorgunluk açığa çıkacak Danimarka kazanacak, kimi kesimde ise Fransa bir önceki maçta 70 dakika oynamayı, konsantrasyonu deneyimledi maç Fransa’nın dedi. Maç sonunda Fransa 33-31 ile on yıllın Avrupa şampiyonluğu hasretine son verdi.
Şampiyona sonrasında geriye dönüp baktığımızda akıllarda kalanlar; kalecilerin muhteşem kurtarışları. Emil Nielsen, Andreas Palicka, Andreas Wolff, Dominik Kuzmanovic, Constantin Möstl bu muhteşem kurtarışları yapan başlıca kalecilerdi. Fransa yarı final ve finalde geriden gelerek maçı kazanmaları, sonuna kadar mücadele hırsları. Tüm takımlarda birçok oyuncu 120 km/s hızların üstünde şut atabilmeleri. Atış kuvvetinde ülkelerde müthiş bir gelişim olduğu görülmekte. Şampiyonada toplam 6099 şut atılıp 3778 gol elde edilmiş, %62 bir başarı oranına sahip olunmuş. Bu gol ve atış toplamında en etkin rolü 6 metre atışları oynuyor. 6 metreden 1084/1584 gol/şut oranı ve %68 başarı oranı var. Baskılı yüksek savunma karşısında takımları 6 metre çizgi hücumuna öncelik verdiği görülmekte. Oyuncu bazında maç içinde koşu mesafelerine bakıldığında 3000 metrelerin üzerinde olduğu, hızlarda ise 30 km/s ve üzerlerinde olduğu dikkat çekici özellikler arasında yer alıyor.
Bizlere muhteşem bir şampiyona sonrasında esas geride kalan ise tarihe tanıklık etmemin hazzı, bir de belki bir gün neden olmasın umudu. Belki bir gün…