En son ifade edeceğimi şimdiden yazayım: Şiddet görüntüsünün şiddeti desteklediği kabulüyle, şiddet eylemine ilişkin fotoğrafa yer vermedim.
*
Bu yazı dün akşam Ankaragücü-Rize maçından sonra maçın hakemi Halil Umut Meler’in bir takım sözüm ona ‘spor insanı’ tarafından darp edilmesiyle alakalı…
*
Dünyanın pekçok ülkesindeki savaşlarda özellikle masum sivil insanların, çocukların ve bebeklerin öldüğü şu içinde bulunduğumuz zaman diliminde; bu satırları yazmaktan, yazabilmekten imtina ediyorum. Fakat uzmanlık alanım gereği de bu satırları yazmamın gerekliliği ve sorumluluğunu hissediyorum.
Bizim dışımızda akan zamanda, bizim kontrolümüzde olduğunu varsaydığımız zamana ayırdığımız aktiviteler var malum. Spor faaliyetleri de bu kümeye dahil.
*
Gerek bizzat içinde bulunarak gerekse de seyirci kalarak zamanımızı değerlendirdiğimiz, bazen boş gözlerle bazen hayat okumalarıyla ya da dersler çıkararak hemhal olduğumuz sportif faaliyetler; maalesef hırsın, kibrin, gözü dönmüş nobran yöneticilerin, endüstri haline gelmenin, ‘profesyonelleşmenin’ şemsiyesinde en kötü örnekleri sunuyor bizlere.
Bireyselleşen toplumun topluma katılmasında, ayrışan toplulukların bir araya gelmesinde, oluşan toplulukların dünyevi stresini biraz olsun ötelemesindeki önemli bir araç olan spor, maalesef yolda tökezliyor.
Yaşamak için öldürmeye muhtaç, öldürdüğüyle öleceğini bilmekten aciz bir kanser hücresi gibi işleyen bu olaylar ve insanlar; her geçen gün yayılıyor zevklerimizin üstüne.
*
Bugün oynanan maçı izlemedim. Söz konusu şiddet eylemine aktörleri iten sebepler falan da zerre umurumda değil. Fotoğrafı gördüm ve bu şekilde içimi döktüm.
*
Hiçbir dava yoktur ki bir başkasının yaşam alanına müdahale edip haklı olsun (Meşru müdafaa hariç). Şiddetin her türlüsüne karşıyım.