Yeni Sezonda Ben Bunları İzleyeceğim ve Yazacağım. Ya siz?
“Sezon açılırken hem çok şey yazmak hem de hiçbir şey yazmamak istiyorum”diyor Zeynur Pehlivan ve yazısına devam ediyor.
Çok şey yazmak istiyorum, çünkü hentbolda çok güzel şeyler oluyor. Hiçbir şey yazmamak istiyorum, çünkü bu güzelliklerin hepsi Avrupa’da. Süper Ligimizde yazılacak hikayesi olan kaç takım var diye şöyle bir bakıyorum. Dönüyorum dolaşıyorum yine siyah-beyaz renklere geliyorum.
Hentbolda Süper Ligde oynamak için can atan kulüplere bakıyorum, ne hedefi, ne amacı, ne parası var, ama büyük sözleri var. Büyük vaatler ve paralarla sporcuyu transfer ettiği açıklayan, kısa bir süre sonrada “Kusura bakmayın!, İstediklerinizi gerçekleştiremeyeceğiz” diyerek, hentbola ve hentbolcuya bu kadar “değer !!!” ve zarar veren kulüpleri, “başkan” sıfatını taşıyan insanların oyuncu değişikliklerinden, hakem kararlarına kadar müdahale edebilecek kadar bilgili ve cesaretli yöneticilerini hiç yazmak istemiyorum. “Biz bu sene kulüp olarak en iyi takımların yer aldığı SEHA Liginde oynamak ve Türk hentbolunun çıtasını yükseltmek istiyoruz” yerine, sadece “Bu ligin sürpriz takımı olacağız!” gibi sıradan demeçler veren kulüp ve yöneticilerden bahsetmek istemiyorum. Bu arada büyük paraların ne kadar küçük olduğunu hentbol camiasında bilmeyen yoktur herhalde.
Yurtdışında oynamasını beklediğim, istediğim, milli takım düzeyindeki oyuncularımızı yazmak istiyorum, ama görüyorum ki onlarında amacı yok. Sayısız ülke, sayısız turnuva, sayısız maç, sayısız tecrübelerde yer aldıkları halde, hala hiçbir şey göremeyen, anlamayan ve öğrenemeyen bu sporcularımızı niye yazayım!. “Hentbolu en iyi biz oynarız” havasında dolaşıp, tüm kulüplerin peşlerinden koşacaklarını beklerken son anda bir kulüp bulabilen, sokakta maç yapmak için takım oluşturulurken en sona kalan ve nihayet bir takıma dahil olup, takımın memnun olmadığı ama sona kalan çocuğun çok memnun olduğu gibi durumlara düşen, sezona bir aydan daha az bir hazırlık sürecinden sonra, hazırlıksız bir şekilde Süper Lige başlayacak olan bu sporcularımızı da yazmak istemiyorum. Kendisine, spora, hentbola ve hentbol tarihine yeni bir şey katmayan sporcuları yazmak istemiyorum.
Ne kadar zor durumlarda emek verdiklerini bildiğim ve gördüğüm antrenör arkadaşlarımı yazmak isterim. Türkiye Şampiyonluklarını, Avrupa Kupalarında aldıkları sonuçları da alkışlıyorum, ama Türkiye’de ki hentbolun hangi düzeyde olduğunu ve oynandığını da gayet iyi biliyorum. Hentbolu biz bize oynuyoruz, Avrupa’da bizi bilen var mı? Milli takımların aldığı sonuçları görüyorum. Senelerdir başında oldukları takımları bir seviye bile atlatamayan, hatta 1.Lige düşen takımları biliyorum. Yurtdışında oynayacak kaç tane oyuncu yetiştirilmiş? Alt yapılardaki yetenekli oyuncularımız zamanla nasıl kaybolup gitmiş? Yabancı antrenörler zamanında milli takımlarda verilen mücadeleden, alınan sonuçlardan neden bu kadar uzağız?, hepsinin farkındayım. Gerek bilgi, gerek davranış, gerek anlayış, olarak genç sporculara örnek olmayan antrenör arkadaşları da şimdi burada kaleme almak istemiyorum. Yukarıda sporcular için yazdığım cümleyi sanırım burada da yazabilirim. Kendisine, spora, hentbola ve hentbol tarihine yeni bir şey katmayan antrenörleri de yazmak istemiyorum.
En iyisi sezona yeni katılan, Konya, Kayseri ve Amasya ekiplerine “hoş geldiniz, hayırlı olsun” deyip, diğer takımlarada “iyi bir sezon” diledikten sonra; bize yazılacak çok güzel ve heyecanlı bir sayfa açan Beşiktaş Mogaz’ı ve Şampiyonlar Ligini, hentbolun en iyilerini bizlere izlettirecek olan teknik ekip ve hentbolun kartallarını, benim tüm başarılı ve yetenekli sporcular için arzu ettiğim yurtdışında oynamak hayalini Hırvatistan’ın Nexe takımına giderek gerçekleştiren Can Çelebi’yi, ancak büyük paralar vererek katılabileceğin ve oynayabileceğin, Can Çelebi’li Nexe’inde yer aldığı SEHA Ligini izlemek ve yazmak istiyorum.
Erkekler Süper Liginde Beşiktaş Mogaz, Dünya Basketbol Şampiyonasındaki Amerika takımı gibi, yani şimdiden madalyalarını boyunlarına takabilirsiniz. Ama diğer taraftan Bayanlar Süper Ligini de merak etmiyor değilim, Ardeşen Gençlik Spor’un geçen sene yakaladığı havayı, seyirciyi ve başarıyı devam edip etmeyeceğini, yeni transferleri ile Yeni Mahalle Belediyesini, ismi olduğu halde antrenörü ve takım var mı bilmediğim Maltepe Belediyesini, Çankaya Belediyesi Anka benzeri bir takım oluşturan Ankara 1910 kulübünü, Ordu’da başlayan ve İstanbul’da biten hikayesi ile, en büyük zararı antrenör Zeki Polat’ın gördüğünü düşündüğüm İstanbul 1907 Kanarya Spor Kulübünü, geçen sezon beş yabancıyla iyi sonuçlar alamayan, hem antrenör hemde kadroda büyük değişiklikler yapan Kastamonu Belediyesi Spor Kulübünü, takımdaki büyük değişikliklere, büyük kayıplara rağmen Süper Kupa’da iyi oyun sergileyen Muratpaşa Belediyesini, ismi gibi kendiside yeni olan Zağnos Spor Kulübünü çok merak ediyorum. Ama tüm bunları izledikten sonra yazmak istiyorum.
Bu sene Beşiktaş Mogaz Hentbol takımının senesi. Bu sene Beşiktaş Mogaz’ın ve Şampiyonlar Liginin hikayesi yazılacak. Size tavsiyem Beşiktaş Mogaz’ın, Sinan Erdem Spor Salonundaki Şampiyonlar Liginin tüm maçlarını, tüm rakiplerini ve tüm hentbolcularını, tüm hentbolcularınız, tüm öğrencileriniz, tüm dikkatinizle izlemeniz. Sadece sahadaki mücadele değil, tüm ayrıntıları ile.
Hentbolun devleri Sinan Erdem Spor Salonuna gelirken!.. Otobüsten iniş, kıyafetler, kulaklıklar, hentbol markaları, hentbolun idolleri, imzalar, sahaya çıkış, ısınma, seremoni ve maç başladı. Rakibe büyük saygı duyarak, rakibi küçümsemeden, takım disiplininden kopmadan bir fazla gol atmak için daha çok çalışan, koşan, seyirci ile bütünleşen, hangi takımda ve nerede olduğunu, hentbol oynadığını iyi bilen, hentbolun en güzel yönlerini bizlere sunan, bu hentbol devlerini seyretmek.. Muhteşem olacak değil mi?
Bu hentbolu ve bu hentbolcuları bir daha bu kadar yakından göremeyebilirsiniz. Onun için siz gelin bu maçları hep birlikte izleyelim. Hep birlikte bu hentbolu ve bizim hentbolumuzu, tüm Şampiyonlar Ligi maçları boyunca konuşalım, tartışalım. Ama sonunda birşeyler anlayalım. Anlamayanlara anlatalım.
Ve sonunda kendimizden başlayarak bir değişim yaratalım. Kafada, çalışmalarda, davranışlarda ve SAHADA.